7 Kasım 2009 Cumartesi

~metaller ve sihirli şeyler

Yoruldum.
Sanki bir an için nefes almayı unutuyor,daha sonra yaşamsal bir refleks ile geri hatırlıyorum.Aşağı kata inip yemek yemeye bile üşeniyorum.Düşününce,yapmak için sabırsızlandığım hiç bir şey yok.Ama bu umutsuz olduğumdan,her şeyi daha melankolik bir çerçeveden bakmak istediğim için değil.Yorgunluktan.
Sanki seksen yaşına geldim ama içimdeki kelebekler hala canlı ve arada sırada uçarlarken karnıma çarpıp midemde yere düşünyorlar.
Odamı seviyorum ve çoğu zaman içinden çıkmak istemiyorum.Ama evin geri kalan kısmından nefret ediyorum.Her şey buraya çok uzak ve bu,ister istemez özgürlüğünüz bir kısmını elinizden alıyor.Annemi seviyorum ama bir türlü bizi buraya sürüklediği için affedemiyorum.İlk haftalar güzeldi.Ama şimdi şehrin ışılarından gözümü alamıyorum.Basit şeylerden hoşlandığımı biliyorum ama basit şeyleri karıştırmak beni daha çok heycanlandırıyor.Ben kalabalığı değil ama kalabalığın bana hissettirdiklerini seviyorum.Birinin elime vurması sanki bana yaşadığımı hatırlatıyor.Bir şeyi sevmeseniz de ondan uzaklaşmak istememeniz ne garip.Şehri sevmediğimi düşünürdüm ama kalabalığı,hareketi,trafik ışıklarını her şeyi,hepsini özlüyorum.Çok özlüyorum.Zaten kalabalık olmasa yalnızlığın nesinden, nasıl keyif alıcaz ki?
Odamın mor duvarlarına baktıkça yeni bir renk icat etme azmi beni daha çok ele geçiriyor.Kafamda bunları kurarken uyakalıyorum.Sonra tekrar uyanıyorum.Ve Belle&Sebastian dinliyorum.Küçücük metal bir kutucuktan böyle seslerin çıkması ne garip.Hem de ne zaman istersem,ne kadar istersem!Ne kadar sevgi dolu ve itaatkar bu şeyler.Bu ne garip bir keyif.Tüm dünyayı odamda uyuyarak kontrol ediyor hatta uyumlu bir şekilde ileriye taşıyorum.
Bu garip bir tür sihir olmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder