26 Haziran 2009 Cuma

~eskimeyen şeyler..

''Kelebeklerle tanışmak istiyorsam,bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.Kelebekler de,yani tırtıllar da olmasa kiminle dostluk edeceğim ki?''*

*Antoine de Saint-Exupéry,Küçük Prens



20 Haziran 2009 Cumartesi

~aylak adam sendromu

Sanki etraf fazla kalabalık.Zihnimi, zihinyumağımı bir türlü toparlayamıyorum.Hepimizin sığındığı bahanelerden sıkıldım.Şamanları,hippileri düşünüyorum hep, hiç aklımdan çıkmıyorlar.
Şu an bi tarz 'aylak adam' sendromu içinde olabilirim.Bütün gün belirli bir amacım olmadan gezinmek ve öylesine etrafta takılmak istiyorum.Bütün sene girdiğim kan emici matematik derslerinden intikam alır gibi...Her şey yavaş aksın istiyorum.
Biliyorum bunu söylediğime 3 gün sonra pişman olacağım.Zamanın hızından şikayet...Ama biliyorum ki hızlı akması yavaş akmasından daha iyi.Hızlı olmasa nasıl değişebilirdik çabucak?İspanyol bi arkadaşıma tam da zamanın ne kadar hızlı ve huysuz olduğundan ukala bir tavırla şikayet ediyordum.O beni utandırdı.''Evet,ama böyle olmasını tercih ederim''dedi.
Bu yaz tekrar aşık olmak istiyorum.Biliyorum bana çok iyi gelecek.Aslında sadece bu yaz değil,her an, her gün, tekrar tekrar aşık olmak istiyorum,neler yapabileceğimi görebilmek ve kendi enerjimi yenileyebilmek için!

13 Haziran 2009 Cumartesi

~kutunun içinde olan kutunun içindeki diğer kutucuk

Evet,korkuyorum.Daha önce böyle hissetmemiştim.
Hem korkuyorum,hem de korkmuyorum.Kormak ve kormamak zihnimin içinde bir birlerinin içine karışan iki farklı renk gibi.
Anlayamıyorum dolayısıyla hiç anlatamıyorum.İnsanın kendine bir tek taraf seçmesi gerektiğini anlayamıyorum.Hem huzurlu olmak, hem de beni korkuyla titretecek en korkunç şeyleri yapmak istiyorum.Hem her şeyi yaşamak isteyip, hem de sessiz sakince bir köşede oturup her şeyi izleyeyim istiyorum.
Hayatım birbirini çemberin içinde takip eden enerji topları.Sıkılınca eğlenceli şeyler yapmak,eğlenceli şeyler yaparken yorulup sıkılmak istiyorum.Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum.Ama hepimiz bunu hissetmiyor muyuz?Beni kazana atmadan dürüstçe bir kez daha düşünün.Lütfen.
Hayatını sakince geçiren bundan bunalan,bu rutinden kaçmak için kocasını aldatan,aldatınca bu heyecana ve gerginliğe dayanamayıp huzuru özleyen ve kocasına geri dönen,ancak sakin hayatına tekrar devam edince huzursuzluğu özleyen ve böyle sürüp giden bir kadının öyküsünü hatta romanını yazmak istiyorum.Kate Chopin benimle gurur duyardı.

11 Haziran 2009 Perşembe

~görmezden gelmenin ruha zararları

Havanın ısrarla kapalı olduğu haziran günlerinden nefret ediyorum.Kış sanki yeterince uzun sürememiş gibi şimdi de yüzsüzce yazı işgal etmeye çalışıyor.
Bu aralar çok bir şey yapmıyorum.Evden çıkmayı hiç istemiyorum.OCnin soundtrack'i ve buzlu kahve bana sıkılmamam için yetiyor.Hem uzun süre boyunca bu durumun bozulmasını istemiyorum.
Aklım karışıkken, karışık olmadığını kabul edip,dinlemeden ve anlamaya çalışmadan,sırf pasif kalmamak ve kendimi önüme gelen fırsatları kaçırdığıma inandırarak istemediğim şeyleri de hatta istemediğim şeyleri bile yapmaya çalıştığımı farkettim.Neden kendi kendimi bu kadar sıkıntıya sokuyorum.Evet ne istediğimi bilmiyorum ama ne istemediğimi biliyorum.Öyleyse bu devam etmeye mahkum hissetme duygusu neden?
Kendimi tanıyamıyorum.Ne zaman bu kadar dağınık ve sorgulayamaz hale geldim.İç sesimi sanki hiç dinleyemiyorum.İşin komiği;ben iç sesimi kaybetmemek ve hiç bir şeyi kaçırmamak isterken bu şekle girdim.
Kaçtıklarım var.Beni hala rahatsız eden şeyler var.Bunları bile bile iyi hissediyormuş gibi yapmak beni korkunç derecede ve gizlice yıpratıyor.Görmezden gelmenin insan ruhu için ne kadar tehlikeli olduğunu sanki daha önce öğrenmemiş ve deneyimlememiştim.
Kendimi sanki bir şeylere aç,sürekli konuşan ve piyasada konuşulanlara ayak uydurmaya çalışan,ruhunu ve evrenin bir parçasını kaybetmiş saldırgan insanlar gibi hissediyorum!Neyse ki artık beni neyin huzursuz ettiğini biliyorum.Yönümü nasıl kaybettim bilmiyorum ama artık kaçmak yok.Ben ne zamandan beri bir şeylerden kaçar oldum.Artık eski halime dönme zamanım geldi.İstemediğim hiç bir leyi yapmak zorunda değilim.
J. P. Sartre'ı sanki hiç okumadım.Tam ve bütün bir özgürlük içindeyim.Seçimlerimin bahanesi olamaz.İstemediklerimin ve istediklerime göre yaptığım tam özgür seçimlerin, tam sorumluluğunu almak mutluluğuna ulaşmak benim için yeterli olacaktır.