23 Nisan 2009 Perşembe

~evrenin eksik olduğu yanılgısı

Büyük hayallerin büyük ideallerin peşindeyiz hep.Neden hep bir şeyleri değiştirmeye çalışıyoruz?Ya da bir şeyleri değiştirmek en büyük hayalimiz oluyor?
Oysa evrende her şey var.Her şey.Güneş,yapraklar,kalem.
Kavgalara gerek yok,eğer herkes kendi içindeki evreni keşfederse.Biz taşları atlaya atlaya koşarken yanlış şeylerle kafamızı meşgul ettiğimizi farkedemiyoruz.
İnsana en büyük zararı yine kendisi verirmiş ya,o hesap...

20 Nisan 2009 Pazartesi

~zehirli akrep,zehirli yelkovan

İstediklerimin bir anda istemediklerime dönüşmesi oyunundan sıkıldım.Dalga geçmenin bir sürü yolu varken neden hep can acıtıcı olanına rastlıyorum?
Ama bu sefer olasılıkları düşünmek gereksiz.Zaten sayılarla aram iyi bile değil ki.Ben kimin tarafını tutuyorum?
Yaşasın temiz hava!Milyarlarca insan her gün her an nefes alsa da gökyüzü hep mavi, temiz hava yine bir nefes uzakta.Ne büyüleyici!
Hareket yakında.
Yakınımda,
Yakınında.

14 Nisan 2009 Salı

~güneş çarpması

Saçlarımdan çilek kokusu gelince mutlu oluyorum.Hepsi o küçük şişenin işi.Yakalandınız bayım.Burada nelerin döndüğünü bilmediğimi sanmayın.
Evet az önce koku şişesiyle konuştum.Bazen eşyalarla konuşuyorum.Örneğin buz dolabıyla.(''Neden benden vişne suyu kutusunu saklıyosun?'')Eşyalarla konuşmak kendinizle konuşmak gibi.Saldırganlıktan uzak.Çünkü varmaya çalışabileceğiniz bir nokta yok.Olduğu gibi işte.
Kendimi uzun süreden beri ilk kez bu kadar iyi hissediyorum.Bütün gün çimlere uzanıp Supergrass dinlemek istiyorum.Hem güneş eskisi kadar çekingen değil.O da bizim gibi büyüdü!
O kadar uykum var ki,şu anda bu satırları yazarken zihnimdeki her küçük iplikçik darma dağınık ve kimliksiz bir kedi tarafından hep başka yerlere çekiştiriliyor.O yüzden bazen belli bir noktaya bakıp dalıyorum.Sonra güneşe bakıp gülüyorum.
Nihayet yaz geldi.Artık gidebilirim.Buna inanmaya ihtiyacım var.Yine de her şey bir anda değişebilir.
Evet evet doğru,benimle söyleyin:Her şey değişebilir.

6 Nisan 2009 Pazartesi

~sürüklenmeyi hiç bilmiyorsun anne!

Annem sürekli bana ne kadar rahat olduğumdan ve sözde zorunluluklarım aptal üçgenlerle 2 bilinmeyenli denklem sorularını çalışmadığımdan yakınıyor hep.Oysa ben kendimi rahat olarak görmüyorum.Demek istediğim,ben henüz bunun üstüne düşünmeyi bile istemiyorum.Bu rahatlık değil bana göre, henüz vaktin erken olduğunun hissi-güdüsü!Bimiyorum.Daha önce hiç bu yaşa gelmemiştim.Bu tek yaşamın bize verilen en büyük armağan olduğunu söylüyor tüm kutsal kitaplar,oysa bence daha çok hayat hakkımız olmaması haksızlık!Tüm evreni sürekli eskimekte olan bir beden ve yarım yamalak haftasonu tatilleriyle nasıl bir seferde deneyimler insan!Tamamen saçmalık!Tanrı varsa umarım bu isteğimi duyuyordur!
Planlar...İnanın bana bir planım falan yok.Hatta tüm kan emici matematik öğretmenlerinin,sıkıcı ebeveyn konuşmalarının ve cızırtılı mutfak radyosunun tüm sözlerine rağmen bundan rahatsız değilim!İnsan gibi dinamik,kumarbaz ve sürekli değişimin toz bulutu içersinde ufalanan bir canlıyı planların içine sokup onu bunun gerekliliğine inandırmak,ancak yine insan gibi uyuşuk ve hep kolaya kaçan bir canlının icadı olabilir.Başımıza ne gelmesinden korkuyoruz?Sürüklenebilmenin neresi kötü?
Bana kalırsa tek bir plana sıkıştırılmış basit hayatlarımız tek bir yola konsantre olmuş,tüm enerjisini bir noktaya kilitlemiş kör bir adamın zihninde hapsolmuştur.Bu yoğum konsantrasyonda insan hayatın ona getirdiklerini ve önüne sunduğu fırsatları nasıl görebilir!Sürüklenmek buysa,tavşan uykusundaki suni hayatlarımızdan daha iyidir diye düşünüyorum.
Ciddi planlara kimin ihtiyacı var evren bize hep daha yenisini sunarken?İnsan 29 sene sonrasının kararını şimdiden planlamaya nasıl hevesli olur?
Temiz havadan neden korkuyoruz?