29 Haziran 2010 Salı
25 Haziran 2010 Cuma
~şapkadan düşen tavşan
Bugün tüm bu Aşkı Memnu trafiği kanıma girdi ve düşündüm insanın sevince ne yapacağı hiç belli olmuyor.Şapkadan ne çıkar bilemiyorsun ki.Bir kadın bu yüzden nasıl suçlanır,ayıplanır anlamıyorum.Tüm bu insanlar kafayı yemiş.O öyle bir his ki, insan sadece bir kişinin yanında huzurlu oluyor-başka bir şey yokmuş gibi-kafanı başka hiç bir şey oyalayamıyor gibi-hiç rahat uyuyamayacakmışsın gibi-ne olursa olsun içindeki umut ışığı sönmeyecekmiş gibi.Siz hiç öyle hissetmediniz mi.Kalbinizi elinize alın bir yoklayın.
Ben de olsam aynısı yaparım-Tüm bunları hiç bir şey olmamış gibi izlemek ne kadar yakar insanın canını yahu.Koçumsun Bihter,yürü be.
Son bir şarkı daha dinler,yaprakların altında durur,tavşanlı geceliğimle yatmaya giderim o zaman.
24 Haziran 2010 Perşembe
~of moons,birds and monsters
Dokunabileceğim kadar yakın,erişemeyeceğim kadar uzak demiş ya adam,tam o hesap.
22 Haziran 2010 Salı
~küçükamazehirlişeyler
Az önce puantiyeli üstümle yürüyüşe çıkmıştım,yokuştan aşağı yürürken düşündüm bunları.
Tarihi hep kötü niyetli insanlar değiştiriyor.Ya da bizi.
Başımıza gelen kötü olaylar bizi daha çok etkilemiyor mu?Her şeyi güzel hatırlayabilmek bir yana hep kötü olayların tecrübe hazinelerimizi doldurmasına izin veriyoruz.Kin tutan,kök salan ve bizi çaktırmadan öldüren küçük zehirli ağaçlar var içimizde.
Tarihi hep kötü niyetli insanlar değiştiriyor.Ya da bizi.
Başımıza gelen kötü olaylar bizi daha çok etkilemiyor mu?Her şeyi güzel hatırlayabilmek bir yana hep kötü olayların tecrübe hazinelerimizi doldurmasına izin veriyoruz.Kin tutan,kök salan ve bizi çaktırmadan öldüren küçük zehirli ağaçlar var içimizde.
Örneğin yolda kaza yapma olasılığı hep araba ile akla gelen.Ama düşündüm mesela annem onlarca senedir araba kullanıyor ve daha hiç kaza yapmadı.Şu an bu örneği verirken bile bunu dillendirmekten korkuyorum,ama düşününce senelerdir her gün araba kullanan birinin hiç kaza yapmama olasılığı,yapma olasılığından daha düşük.Oysa demek ki hayatta her zaman matematik kazanmıyor.Küçük şekillerden ibaret değil demek ki şans dedikleri şey.
O zaman neden kötü şeylerin aklımıza gelmesine izin veriyoruz.Hem de bunun canımızı sıkacağını bile bile.Neden birini açmaz korkusuyla aramıyor ya da neden başına birşey gelecek korkusuyla sevdiğimiz bir kıyafeti giymeye tereddüt ediyoruz.Bu kadar temkinli olmak sürekli diken üstünde durmak kimin doğası?
Ne zaman eylemleri besleyininn yine eylemler değil de sonuçlar olduğuna karar verdik.Bu karar nasıl nefes aldırıyor ki bunca insana.
Hep kötü anılar değil mi insanları,ilişkileri,ülkeleri etkileyen.Oysa kötü şeylerin olma olasılığı iyi şeylerin olasılığından daha az.Ama zihindeki zehirli dikenler battıkça batıyor demek ki.
İyiye güvenmek,inanmak daha kolay oysa.Hem kötüyü de bu kadar abartmamak lazım.İnsan her gün yeni bir güne uyanıyor neyseki.İyi de kötü de bizler için değil mi.
Tüm bu laf kalabalıkları aklımda ordan oraya savruluyor benim~
21 Haziran 2010 Pazartesi
17 Haziran 2010 Perşembe
16 Haziran 2010 Çarşamba
~güm güm güm
Hepimiz ele tutuşup dua etsek,böyle ellerimizi birleştirip olmasını istediklerimizi gerçekten ama gerçekten-net-doğrudan-kalben-çok içten-taa derinlerden-güneşe bakarak gözlerimizin önünden geçirsek,daha sonra bir şarkı ve POF!
Tüm bu şeyler gerçek olsa.
Tüm bu şeyler gerçek olsa.
15 Haziran 2010 Salı
~groovejet
Yaz gelince insan içten içe ısınıyor diye yazmıştım,işte o sıcaklık beni bütünüyle sarmış durumda.Anlık duygu sellerim var evet,ama nedense bu ara keyfimi hiç bir şey bozmuyor.Psikolojide aynı uyarıcıyla tekrar tekrar karşılaşan bireyin,aynı olaydan eskisi kadar çok etkilenemediği bilgisi vardır.Sanırım benim de başıma gelen bu,parmak uçlarım ve gözyaşı dokunaçlarım köreldi.
Kocaman uçsuz bucaksız çim alanlar,sıcaktan bunaltan turuncu kızgın güneş ve buzdan bira bardakları istiyorum.Ne çok istiyorum bilseniz.
Bu haftasonu One Love Festivaline de gidersem artık beni kimse tutamaz.Gerçi daha Orhan Asenanın eserlerini ezberlemem gerekiyor.Ama olsun,insan ölüm döşeğindeyken sınav saatlerini değil,bam bam konser alanlarını hatırlar heralde.
En azından ben öyle isterim.
Bir şeyleri ciddiye alma huyum git gide azalıyor sanki.Eskiden vereceğimi düşündüğüm tepkileri veremiyorum.Bir huzur bulutu örttü üstümü.Her şeyi,hepsini sevmek istiyorum.Ve bu yanlızlık bir şekilde bana iyi geliyor.Ne özgürüm.Her an kanatlarım çıkabilir çünkü sırtım kaşınıyor.
Bir şeyden korkmuyorum.Normanlar kana susamış savaşçılar olduğundan korku nedir bilmezlermiş:Ben de çiçeğe böceğe susadım sanki,sabahları kalkıp güneşin doğuşunu kutlamak istiyorum.
Bir yerlerde ormanda buluşsak bi ara fena mı olur canlarım.
14 Haziran 2010 Pazartesi
9 Haziran 2010 Çarşamba
~haziran kimyası
Bu aralar bir garibim ya neyse.
Fotoğraf karelerini birbirine yapıştırıp kendime elbise yapmak istiyorum.Havanın hissi bacaklarımın üstünde dans ediyor.Ben de eşlik ediyorum.Az önce düşündüm: tam 12 gündür hiç pantolon giymedim.
Havanın ısınması insanın kalbini de ısıtıyor bir şekilde.Her şey etki tepki bayanlar.Gerçi ben soğuk sıcak dinlemeden bu kalp işlerini dramaya uydurmada çok başarılıyım.Ama ancak o zaman içim rahat ediyor,her şeyi dibine kadar yaşadığımı hissediyorum.Tabii işlerin gidişatına göre de yola devam etmek gerekiyorsa ancak böyle devam edebilme gücünü kendimde bulabiliyorum.
Çünkü aslında her an yeni bir şans yeni bir seçim demek.Ve aslında tüm bu seçimlerin bir sonraki günle,başka seçimlerle hiç ilgisi yok.Tabi bu süregelen olanların birbirlerine görünmez fakat sihirli örümcek ağlarıyla gizli gizli bağlandığını inkar etmek değil,o düğümler kendi kendine oluşuyor zaten,ve olayları teker teker önümüze tekrar tekrar getiriyor: seçmek için.Yine de her sabah yeni bir güne uyandığımızı unutmamak lazım.
-binlerce olasılık için de ben-
Çoğu insan bu gerilimi sinir bozucu bulabilir.Ama her zaman her şeyi bu kadar ciddiye almamak lazım.Kalbin peşiden gitmek lazım.Hangisi daha sinir bozucu ki?İsteklerin-istemediklerin karşı karşıya.Ve sorumluluk hafif bir kelime evrendeki sonsuz olasılıklar için.Korkmaya ne gerek var.
Öyle değil mi?
7 Haziran 2010 Pazartesi
~ıslak apartmanlar
Sevmekten daha anaç bir kelime olabilir.
Sevgiden başka ne daha baskın olabilir ki insanın kafasında.
Sevgiden başka ne daha baskın olabilir ki insanın kafasında.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)