18 Mart 2010 Perşembe

~gazeteci kız

Zamanın hzılı geçtiğine daha çok inandığım bu günlerde,ki zamanın geçmediği günler oldu gerçekten,kendimi odama kapayım müzik bile dinleyemediğim ergenlik dönemlerimi hatırladıkça yaşamadığım hiç bir şeyin boşu boşuna olmadığını anlıyorum.
Ben aslında hiç bir zaman çevremde çok insan olmasını istemedim.Hatta sekizinci sınıfta odamda tek başıma kendim gibi birilerini bulamadığım ve hayatımın sonuna kadar yanlız kalacağım düşüncesiyle bağıra bağıra ağladığım günleri hatırlıyorum.
Ama daha sonra evren bana çok güzel günler,çok sevdiğim insanlar yolladı şeffaf hediye paketleri içinde. Fark edemediğim şeyleri görmüştüm. Ve beni aslında en çok üzen şeyler beni incecik hayatlet solungaçlarıyla başka insanların hayatına bağladı. Ve bu bağdan gerçekten çok memnunum.
İnsanları olduğu gibi kabul etmek göründüğü kadar basit değil aslında.Ama olsun bir yerlerden başlıyor öğrenmeye insan.Ve bunun hediyesiydi aslında bunca güzel şeyi en sevdiğim insanlarla yaşamak.
Şimdi düşünüce-biliyorum bu yaşta birisi için bunları söylemek erken ama kendinden emin ve şüphesiz bir ses tonuna sahip bunları düşünürken zihnim-en güzel anılarımı hep en çok istediğim insanlarla yaşadım ben.Bu bazen deniz kenarındaki bir eve gelip güneşi selamlamak oldu,bazen de bir kalorifer peteğine yaslanıp sabaha kadar sohber etmek,ya da kalp çarpınıtlarımın ağzımdan fışkırdığı bir akşam.Ama güzel günler geçirdik ben,biz.
Her an birilerinin doğduğu,öldüğü,bir şeyler yaptığı böyle bir dünyaya her gün uyanmak bize değişimlerin kaçınılmaz olduğunu öğretiyor elbette.Ama biliyor musunuz,bazen düşünyorum,bazen hiç değişmiyor bazı şeyler.Örneğin benim ilk aşkım hala aynı kişi,ya da güzel bir akşamı hatırlatan silinidr bir yastık duruyor dolabımda.Bir gün annem sorarsa nsıl açıklama yapıcam bilmiyorum,ama o hala orda değişmiyor hiç.
Ve o güzel günler de değişmeyecek hiç kalacak öyle hep.Ve o özel insanlar benim ruhuma bir gökkuşağı mesajı kadar yakınlar aslında.Ve onlar değişmeyecek.
Biliyorum.Nasıl böyle eminsin diye sormayın.Biliyorum işte.Ve onlar da biliyor bunu.Onlarında zihninde çok emin bir ses tonu var bunları düşünürken.
Ve biz aslında hiç uzak olamayacağız,çünkü bizim en güzel anılarımız biziz.Bizi küçük ama milyonlarca fotoğraf karesi bağlıyor birbirimize.
Hepimizin başına iyi şeyler gelicek.Çünkü önümüz keşfedilmeyi bekleyen milyonlarca şeyle dolu.
Ve her şeyin içinde diğer bir güne ait bir giz, ya da deşifre edilmeyi bekleyen bir sürpriz var.
Bunu söylerken çok eminim.Koltuğun içinden ipodumun çıktığı gün en büyük kanıt buna.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder