8 Temmuz 2009 Çarşamba

~muggle hassasiyeti

Biliyorum, uzun zamandır yazmıyorum.Yazmayı bırakmış falan değilm.Sadece bu ara küçük, siyah,saman sayfalı defterime daha çok vakit ayırıyorum.Bu ara el yazımı sık sık görmek ve sadece kendimle konuşmak hatta şarkı söylemek bana daha iyi geliyor.
Bu akşam defterimi şehirdeki evimizde unuttuğum için yeni odamdan bir şeyler yazmak iyi olur diye düşündüm.Tabi buraya yazabileceklerimin bir sınırı var.O kadar da yakınımda olmanızı istemem.
Aslında insanın hayatındaki değişiklikler-ne kadar büyük olursa olsun- onu yalnızca bir kaç gün oyalayabiliyor.Tabi bu kötü bir şey değil.Bizim kaçtıklarımızı bilinçaltı bir şekilde zihnin bulanık suyunda balık tutar bir anda yakalıyor.Sanki içimde hem kendimi kandırmaya hem de gerçekleri gözüme sokan iki farklı kişi var.
Ve ayrıca taşınmak insan hayatında büyük bir değişiklik değil ki.Somut bir hareket.Sabahları okula gitmek için de hareket ediyorum.Ama hayır,soyut değişimlerden korktuğundan basit ve zavallı somut şeylerle kafasını meşgul ve kendini teselli etmeli insan.Bu bir tür 'hissetmek istememe' hastalığı sanırım.Bir gün tüm o insanları, o çok korktukları 'açıklanamayan şeyler' ve 'soyut değişim' kavanozunun içine koyup kapatıcam,nelerden korkmaları gerektiğini bir daha düşünsünler diye.
Böyle şeyler yazarken ''onlar'' zamirini kullanmak hoşuma gidiyor.
Her neyse Angorada akşamları yürüyüş yapmayı sevdim.Gerçi etrafta, saat erkense, spor yapmak için yirmi adım yürüyüp, ay ışığını kaçıran insanlar oluyor.Böyle olduğunu bilmek oldukça can sıkıcı.Ki ben gökyüzüne hayranım,bu ona yapılan bir ihanet gibi geliyor..Bir gün yalnızca benim kullanabileceğim bir gökyüzü falan satın alıcam şeytandan, ruhumu satıp.
Ayrıca yürürken etraf o kadar sessiz ki.Gerçi sürekli müzik dinliyorum.Diğer insanlar bir şey duymuyor tabi.Bu yeni bir şey değil ki.Harry Potter ın 3. filminde şöyle bi diyalog vardı.
-Peki ya Mugglelar?Onlar bizi göremiyor mu?
-Mugglelar mı?Onlar hiç bir şey görmez.Ancak kollarına çatal batırırsan hissedeler!
Yürürken Angorayla ilgili şunu da sevdiğimi farkettim.Artık biraz daha deneyimli olduğumdan yürürken evleri tanıyorum.Zaten bütün evler birbirine benziyor.Ancak ne zaman istesem farklı ve hiç tanımadığım bir sokağa dönebilme gücüne sahibim.Ve ordaki evler de daha önce gördüklerime benziyor olucak.Fakat aynısı değil...Sanki hem kaybolmuşum, hem de tanıdık yerlere ait bazı görüntüler görüyorum.Bu bana kedimle ilgili çok ipucu veriyor.
Zihnim yine çok karışık.Yine nasıl hissettiğime karar veremiyorum.Ve bu güzel çatı katı bile beni yatıştırmaktan ve sakinleştirmekten öteye gidemiyor.Böyle olması da hoşuma gidiyor aslında.Zihnimde kaybolmak istiyorum,bu beni eğlendiriyor ve ancak böyleyken kendim için iyi bir şeyler yaptığımı tüm kalbimle hissedebiliyorum.
Angoranın sokak adları çok karmaşık.İstediğim zaman kaybolabiliyorum ve bunu bile bile severek yürüyüşe çıkıyorum.Bi daha ki sefere yağmur bulutlarını da yakalayacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder