14 Ekim 2010 Perşembe

~kalecik karası

Aslında yazacak çok şey var tabii.
Ama başlayamıyor insan.Bu içimizdeki erteleme canavarının salyaları bir gün kökünden kurusa keşke.
Evet bu ay-hatta bu iki ay yazmaya epey bir ara vermişim.
-oysa elbette yazacak şeylerim oldu-
Ama yazmak istemedim.Bu ara çok boşluyorum. Kafam yerinde değil.
Tüm gün beklediğim tek şey, yeniden sabah olması,kampüste ayazın ortasında ilk sigaramı içerken Homesick i dinlemek.Bu kadar.
Aslında bazı şeyleri eksik hissediyorum,evet. Örnğin Defne. Bukle yapmasını sağlayan saç kremininin kokusunu özledim mesela.Ama yok o da değil.
Bir şey eksik ama ne.
Gerçi her şey burada değil mi.İhtiyacımız olan her şey. Bu arayışın anlamı ne bilmiyorum.
Meraklı olmak iyi ama, bir gün arayış da kendini tekrara döner mi acaba.
Bilmiyorum.
Sonra mesela sırf hırka giyerek dışarı çıkmayı özlüyorum. Tüm bu yünlü kazaklar ruhuma yapışıyor,beni ağırlaştırıyor.
Şimdi ne mi yapıyorum.Müzik dinliyorum.Moonlight Sonata.İngilizce dersinde öğrendim bu şarkıyı.
Yarın günlerden cuma. Şarap içme günü. Kutlanacak, uğruna kadeh kaldırılacak bir şeyler mutlaka bulunur.
E zaten her şey burada değil mi. İhtiyacım olan her şey..
Ne diye kaşınıyorsam-bir alemim vallahi.
duy beni kalecik karası~

2 yorum:

  1. etkilendim, hoşuma gitti..
    bence-Ne diye kaşınıyoruz bilio musun çünkü bizler hiçbir zaman yetinemiyoruz varken olmasın istiyoruz yokken olsun istiyoruz hepsi bu ...

    daha fazla yazmalısın, insanın kafasında geçen düşünceleri başka birilerinin de düşündüğünü görmesi hoşuna gidiyor, tıpkı bir film izlerken kendi hayatını görmen gibi ya da bir müzikte kendi yaşantından parçalar duyman gibi...

    YanıtlaSil
  2. öyle garip bir şey ki demek istediklerim için kullandığım kelimeler gayet yeterli ve anlamları açık diye düşünüyorum ama hiç öyle olmuyor. çünkü kimse benim kafamda olanları yaşadıklarımı kullandığım kelimelerin neye göre kinayeli olduğunu ve neye göre kullanıldıklarını bilmiyor.

    YanıtlaSil